Jean-Marc Gaspard Itard


(24 Nisan 1775 - 5 Temmuz 1838)
Fransız Hekim  a



  Jean-Marc  Gaspard Itard, bir tüccar olmak üzere yetiştirilmiş ancak Fransız Ihtilali sırasında orduya katılmış olan ve Toulon’da askeri hastanede cerrah asistanlığı yapan bir Fransızdır. Herhangi bir bilimsel eğitime sahip olmamasına karşın, tıp eğitimi ‘pratik olarak’ almış (Gaynor,1973;Pinchot,1948),tıpta dikkate  değer bir yeteneği olduğunu göstererek 1796’da Paris’te resmi cerrahi stajına başlamıştır.1800’de Paris Ulusal Sağır Dilsizler Enstitüsü’ne başhekim olarak atanan Itard bu alanda  sayısız başarılar elde etmiştir. Kulak hastalıklar üzerine bir kitap yazmış ve sağırların eğitimi için birçok yeni yöntem geliştirmiştir. ‘Averyon’lu Vahşi Çocuk olarak bilinen çocuk ilgili çalışmaları ile uluslar arası bir ün ve itibar kazanan Itard günümüzde özel eğitimin kurucularından kabul eğilmektedir.(Gaynor,1973;Humphrey,1962).
1799’da üç Fransız sporcu Güney Fransa’da ormanlarla keşif yaparken genç bir çocuğa rastladılar. On bir ya da on iki yaşlarında olduğunu tahmin ettikleri çocuk kirliydi, çıplaktı ve vücudu yaralarla kaplanmıştı. Sporcular çocuğu bir köye getirdiler ve dul bir kadının himayesine verildi. Bu buluntunun öyküsü yayıldıkça yerliler beş yıl önce ormanda genç, çıplak bir çocuğun görüldüğünü bildirmeye başladılar. Bu çocuğun yıllarca yalnız yaşadığı bulabildiği ya da yakalayabildiği ne varsa onu yiyerek hayatta kaldığı var sayıldı (Itard,1801/1962). Çocuk, dul kadından kaçtı ve sonraki kışı ormanda yalnız dolaşarak geçirdi. Sonunda tekrar yakalandı. Fransız Hükümetinden bir görevli çocuktan haberdar oldu ve insan zekasının ilkel durumdaki bir örneği olarak üzerinde çalışma yapılması için Paris’e gönderilmesini önerdi (Itard,1801/1962).Ancak çocuğu muayene eden Parisli doktorlar, çocuğun hiç de vahşi olmadığını açıkladılar. Ortak görüşleri, çocuğun zeka özürlü olduğu ve yakın zamanda anne babası tarafından terkedildiğiydi. Ünlü psikiyatrist Philippe Pinel çocuğun aslında ‘tedavi edilemez bir idiot’ olduğunu söyleyerek durumu açıkladı (Gaynor,1973).
Itard bu fikre katılmadı ve çocuğun ormanda en az yedi yıl hayatta kalmayı başardığına   inanıyor, görünürdeki zeka özrünün  tamamiyle insanlarla ilişkisi olmamasına bağlı olduğunda ısrar ediyordu. Daha sonra ‘Victor’ olarak adlandıracağı çocuğu Ulusal Sağır Dilsizler Enstitüsü’ne getirdi ve beş yılını yoğun ve bireysel bir eğitim programına adadı (Humphrey , 1962; French, 2000).  Bu bireyselleştirilmiş eğitim planının ilk örneği ve modern özel eğitimin başlangıcıydı(Gaynor,1973;Humphrey,1963; Pinchot,1948).
Itard öğrencisi için öncelikli hedef belirledi:
1.Toplumsal yaşama ilgisi çekmek,
2.Çevresel uyaranlara olan farkındalığını arttırmak,
3.Fikirlerinin kapsamını genişletmek (örneğin ona oyunlar kültür ve benzerini tanıtmak),
4.Konuşmayı ğretmek,
5.Resimler ve yazılı sözcükler gibi sembol sistemleri aracılığıyla iletişim kurmayı öğretmek.
Itard, her ikisi de tüm bilgilerin duyular aracılığı ile kazanıldığı düşüncesini geliştiren ampirist filozoflar John Locke ile Etienne Condillac’tan etkilenmişti. Victor’un görme ve duyma yetileri normaldi, ancak duyusal girdilere olan tepkileri çoğunlukla tepkisizdi. Örneğin en ufak fındıkkabuğu sesine bile kulak kabartıyordu, ancak silah sesi onu irkiltmiyordu. Itard Victor’un çevresine daha fazla uyum sağlamadan etkin bir biçimde öğrenemeyeceğini düşündü. Buna bağlı olarak duyu eğitimi ve uyrılmayı temel alan bir eğitim yaklaşımını benimsedi (Humphrey,1962; Itard,1801/1962).
Victor gelişti ancak normalliğe hiç yaklaşmadı. Beş yılın sonunda birkaç kelime konuşabiliyor, okuyabiliyor, bakıcılarına sevgi gösteriyor ancak basit yönergeleri yerine getiremiyordu. Itard gelişme olmamasından dolayı hayal kırıklığına uğramışa da Victor birkaç yaş daha küçük olsaydı başarılı olacağını belirterek çevreci konumunu korudu (Pinchot,1948). Philippe Pinel ve diğer doktorların muhtemelen haklı olduğu ortaya çıktı. Itard’ın kişisel notlarını okuyan çağdaş okuyucular, genellikle Victor’un gerçekten


zeka özürlü ya da otistik olduğunu düşünmektedirler (French, 2000; Humphrey, 1962; Pinchot,1942).
Itard’ın Victor’u normalleştirmedeki başarısızlığı bu öykü açısından göreceli olarak önemsizdir. Önemli olan denemesidir. Itard, zenginleştirilmiş bir çevrenin kalıtımsal ya da daha önceki yoksunluklardan kaynaklanan gelişim geriliklerini ortadan kaldırabileceğini söyleyen ilk doktordu (French,2000). O zamana dek,  zeka geriliğine sahip kişilerin eğitilemeyeceği var sayılırdı (Humphrey,1962). Bir yazarın da dediği gibi; Itard’ın Victor ile olan çalışması “ tıp mesleğini ve diğerlerini, zihin engelliler için herhangi bir yapıcı çalışma yapmaya çalışmaktan alıkoyan umutsuzluk hissini ve ataleti ortadan kaldırıldı” (Kanner, 1967).
Itard’ın etkisi, öğrencisi Eduard Seguin’in çalışmaları ile daha da geliştirildi. Seguin öğretmeninin duyusal-eğitim yaklaşımını daha da iyileştirdi ve geliştirdi; zeka geriliğine sahip öğrenciler için özel okullarda uygulamaya koydu. Hem Avrupa’da hem de deniz aşırı ülkelerde,kökleri aynı zamanda Itard’ın çalışmaların da yer alan  yazılı ya da sözlü olmayan zeka testi ile ün kazandı (French,2000; Humphrey, 1962; Kanner,1967). Maria Montessori, yöntemlerinin büyük kısmını, Seguin’in eğitim yaklaşımını iyileştirerek geliştirdi. Onun aracılığı ile Jean-Marc Gaspard Itard’ın tüm dünyada normal gelişime sahip binlerce öğrenci üzerinde etkisi oldu.
Kaynak:http://www.indiana.edu/intell/itard.shtml

Hiç yorum yok: